8 Ağustos 2011 Pazartesi

Her derde deva bulunur. Lakin ahlâksızlık illetini iyi edecek bir ilaç yoktur.

Son bir haftadır tatildeydim, tatile giderken internete girmeyeceğime, gazete okumayacağıma, kendini haberci ve gazeteci zannedenlerin hiçbirini izlemeyeceğime kendi kendime söz vermiştim. Tatil boyunca da, QTM ile ilgili yazıyı tatil öncesi yetiştiremediğim için hayıflandım, ama tatil öncesi yazmamak isabet olmuş, QTM ve en kaliteli mensupları bu hafta da kendilerini aşmışlar…

Bu son gelişmeler sonrası QTM ile ilgili yazı biraz daha uzayacak, sabırla okursunuz inşallah.

QTM, Türk futbol literatürüne Kara Lale Pierre tarafından kazandırılmış bir kavram. Bugüne kadar Türk spor basınını bu kadar ince bir ironi ile eleştirebilen ve tanımlayan bir sözü kimse edememişti. Bizden olmayan biri basınımızı en iyi tanımlayan kelimeleri seçmişti aslında.

Her sezon başında yüzlerce futbolcuyu transfer eden QTM, bu haberlerine henüz başlamıştı ki, 3 Temmuz günü nur topu gibi şike dosyaları oldu. Her gün yalanlarını ortaya döken, kulüp ile aralarına mesafe koyan, UEFA’nın basın ile ilgili kurallarını sıkı sıkıya uygulayan ve basın ile futbolcular arasına duvar ören, Türk futbolundaki her türlü kirli işin arkasındaki !!!??? Aziz Yıldırım’dan intikam alabilmek için gün doğdu QTM’ye.

Başkan dışarıdayken korkusundan uyuz kedi moduna giren tüm mensupları, bir anda kaplan oluverdi. Savcı oldu, hakim oldu, TFF Başkanı oldu, UEFA Başkanı oldu, küme düşürdü, kalemi kırdı…

Ancak günler geçtikçe, yalanlar ortaya dökülmeye, engizisyonlarının foyası ortaya çıkmaya başladı.

İlk günler heyecanla "Emenike’nin bavulla para sayarken görüntüleri var” diyen QTM, bugün 3 porsiyon dönerden, 2 top dondurmadan medet umar hale geldi. Biz ise hala Emenike’nin para sayarkenki görüntülerini bekliyoruz.

Bir de Mehmet Yıldız olayı vardı. QTM’de çarşaf çarsaf haberler: “Ben oraya gol atmaya gitmedim ki! Fener’i şampiyon yapmaya gittim”. Sonuç; Mehmet Yıldız mahkemeye bile çıkartılmasına gerek görülmeden serbest…

Aziz Yıldırım’ın Eskişehirspor soyunma odasını basarak, “böyle oynarsanız sizi yeneriz” diye yenilme taktiği verdiğini de günlerce büyük bir iştahla yazan QTM, Eskişehirspor Yönetim Kurulu üyelerinin konuyla ilgili açıklamalarını niye haber yapmadınız acaba, o sırada Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe nefreti ile gözleriniz kör müydü yoksa yine?

Hakkında herhangi bir hukuki karar olmayan Aziz Yıldırım’ı hastanede atletle görüntüleme, gözaltına alınış anını gösterme, emniyetteki resmini yayınlama suretiyle onu itibarsızlaştırma ve Fenerbahçe’yi düşürmek için federasyonu baskı altına alma hususlarında, 35 gündür alkışlanacak bir çaba içerisinde QTM. Gereken yapılsın, suçlular hemen cezalandırılsın diye 35 gündür yırtınıyorlar. Adam gibi çıkıp "Fenerbahçe hemen düşürülsün, hatta kapatılsın” demeye cesaretleri yok; “adalet” kelimesinin ardına saklanarak TFF’ye baskı yapmaya çalışıyorlar. Adam olsalar, azıcık şerefleri olsa açıkça söyleyecekler: “Derdimiz temiz futbol falan değil, Fenerbahçe düşsün yeter, düşürülsün ve dava hemen kapatılsın!” Papazın çayırında bir arkadaş sormuştu, oradan teşekkürlerimle alıntılayayım “Hayırdır, ne aceleniz var?”.

QTM büyük gayretlerle, "Ellerinde kanıt olmasa Aziz Yıldırım’ı nasıl içeri alırlar abi" algısını yarattı. Bizim ilkel dönem insan beynine sahip toplum da bunu yedi, anladık. Binbir köşeden, yandaşınızla, yalakanızla kalemi kırdınız, infazı yaptınız. Şike varsa ispat isteyen, gerçeği ortaya çıkarmak için soru soran bizlere “azgın saldırgan fanatikler” diyorsunuz bunu da anladık da pek kaliteli QTM mensupları şu çok sağlam kanıtlarınızı bir gösterseniz de, sizin de iddia ettiğiniz gibi ligi son 10 hafta nasıl nakış gibi işlediğimizi bir görsek, bir anlasak, kafamızda hiç soru işareti kalmasa küme düşürülmemize ilişkin...Çok şey istemiyoruz, sadece ve sadece bağıra çağıra var olduğuna yemin ettiğiniz, biz izledik bu görüntü Fener’i bitirir dediğiniz Emenike’nin para sayma görüntülerini bir yayınlasanız da, biz de bir sussak, nasıl olur acaba?

2 hafta önce cezaevindeki oyuncuların hangisinin çaycı, hangisinin meydancı, hangisinin koğuş ağası olduğunu büyük bir zevkle anlatırken, “biz istemiyoruz ama gördüğümüz belgeler çok açık, yazık oldu Fener’e kesin düşecek” diye yazarken, Galatasaray’a bile teşvik primi gönderdiğimizi iddia ederken, Lağımsuyunu, Gargameli, Dobermanı, Fatih Terim’in hayatının tek doğru lafını ettiği Bıyıklı’yı havlatırken şunu anlamıyorsunuz. Fenerbahçe sadece bir spor kulübü değil, bizlerin sevdası, genlerimize kodlanmış bir sevda, evladımıza miras bir sevda… Ve siz, şunu da bir türlü anlamıyorsunuz, bir gün gelecek bu ahlaksızlıklarınızın faturasını ödeyeceksiniz.

Şimdi TSYD çıkmış, Shaktar maçında basın mensuplarına yapılan saldırıyı kınıyor, demokrasi falan diyor. Biz ne diyorduk.

“QTM’nin bile anlayabileceği dille ifade ettik: Biz sadece adalet istiyoruz.

Bir gün herkese lazım olacak adaleti istiyoruz. İleri değil normal demokrasilerde var olan, adil yargılanma, masumiyet karinesi gibi haklarımızı istiyoruz.

Ayrımcılık değil sadece adalet.

QTM’nin en kaliteli mensuplarının çığlıkları ile, TV’lerde yargısız infaz değil, mülkün temeli olan adaleti istiyoruz!"

QTM ne yaptı bu arada, ortada ne anayasa bıraktı, ne basın kanunu, ne basın meslek ilkleri. Şimdi TSYD’ye soruyorum. Siz, en kaliteli mensuplarınızın, Anayasayı, Basın Kanununu, kendi yazdığınız basın meslek ilkelerini çiğnediği bu 35 gündür, bir kere bile meslektaşlarınızı insafa davet mi ettiniz, bir kere bile, bu ilkelerin çiğnenmesini kınadınız da mı, Fenerbahçe taraftarını kınıyorsunuz. Siz kimsiniz? Saray soytarısı mı? Sizin o en kaliteli mensuplarınız kim oluyor da, Fenerbahçe taraftarına azgın saldırgan fanatikler diyebiliyor. Önce, bu ahlaksızları kınayın, TCK’nın soruşturmanın gizliliğine ilişkin 285/1 maddesini ihlal ettiğini açıkça ilan eden en kaliteli mensuplarınızdan hesap sorun, sonra gelip bizi yargılamaya kalkın…Başbakanımızın dediği gibi “Sevsinler sizi…”

Şike yapılmadığının ortaya çıktığı, yalanların gün yüzüne döküldüğü günün gelmesini, hesap gününün gelmesini bekliyoruz. Fenerbahçe nefreti ile gözü dönmüş, henüz iddianame bile ortada yokken, kendini savcı yerine koyarak suç delilleri bulmaya çalışan, kendini hakim zannedip karar alan, soru sorma refleksini tamamen yitirmiş, küme düşürülmesini bırakın Fenerbahçe kapatılsa gene tatmin olmayacak QTM’nin ve en kaliteli mensuplarının hesaba çekileceği günü bekliyoruz; çünkü o gün tövbe kapıları kapalı olacak, af olmayacak.

QTM ile ilgili yazıyı başlıktaki sözle bitirelim: ”Her derde deva bulunur. Lakin ahlâksızlık illetini iyi edecek bir ilaç yoktur.”

Velhasıl kelam, ahlaksız QTM’nin tedavisi yok…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder